DİĞER
Kesik kesik, parça parça, dağınık ve bütünlükten yoksun bir kurgu, üslûp ve kahraman. Belleğin Girdapları bir parçalanmışlığın, dağılmışlığın, tamamlanmamışlığın romanı....
Felsefenin bizleri hazırlamayı vadettiği hayatın kaçınılmaz buhranları ve muammaları arasında ölüm de var mı? Doğru yaşamayı anlamak, biraz da ölümü anlamayı gerektirmez mi?
Kütüphanelerimiz entelektüel kimliklerimizdir. Pek çok kitabı dışarıda bırakmak pahasına kitaplığımızın raflarına dâhil ettiğimiz kitaplar, bütün bir hayatımızın tercih ve tutkularını yansıtır
John Steinbeck kesinlikle kazanamayacağınız zamanlarda yenilmemek için okunacak bir yazar. Hayatın trajik yanı ağır bastığında, Steinbeck gibi trajik olandaki o komiği görebilmek lazım...
Mutlu günlerimizi hatırladığımızda hepimizin içini korkunç bir melankoli kaplar. Peki ama hatırladığımız günler o kadar da mutlu değilse, hatta düpedüz mutsuzsa ne olur...
Bir yalan, sırf tarihî heybeti var veya bizi büyüleyecek kadar yaşlı diye doğruluk statüsü kazanamaz. Israrla bizden önceki yalanları sürdürerek dürüst kalacağımıza inanırsak, ahlâksızlığı ahlâk edinmiş bir etik anlayışımız var demektir
Almanlar Heidegger'in kulübesini, dilin düşünce ve hakikatle ilişkisinde olduğu gibi, saklarken göstermeyi ve işaret ederken gizlemeyi tercih ediyor. Heidegger'in kulübesi bir tür göstereni olmayan gösterilen sanki...
Çatıdaki Şey, Conan ve Solomon Kane gibi karaktere hayat veren Robert E. Howard'ın sekiz gotik ve fantastik hikâyesinden oluşuyor. Howard, fantastik, epik ve gotik unsurları bir araya getirerek kendine has bir muhayyel mekân ve zaman yaratıyor
Picasso'nun Guernica'sı, Dali'nin Bir İç Savaş Öngörüsü'ne bugünden bir bakışla korkaklığa, ihanete ve cehalete “tamam artık” demenin vakti, hepimiz için gelmedi mi...
Calling out on everyone who is trying to understand Turkey through sociology, dialectics, the principle of natural rights, liberal legalism, or conservative politics: You are on the wrong track...
Neden Çetin Altan'ın Refik Halid'le karşılaştığında “Hâlâ piyanoya çivi çakıyorlar üstad” dediğini, neden bu memlekette piyanoya çivi vuranlardan olmayanların piyanolarına ısrarla ve mütemadiyen çivi çakıldığını şimdi anlıyordum...
Babam Giderken, hayatta hepimizin yer yer sormak mecburiyetinde kaldığı o meşum, trajik ve saçma “neden ben” sorusunun beyhudeliğini büyük bir başarıyla gözler önüne seriyor...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık